March 10, 2013

Arı Kovanına Çomak Sokan Kız (Millennium, #3) - Stieg Larsson

Arı Kovanına Çomak Sokan Kız (Millennium, #3)Arı Kovanına Çomak Sokan Kız by Stieg Larsson
My rating: 4 of 5 stars

We could expect it: the Lisbeth Salander is not dead, but a bullet to the brain makes your life hangs by a thread. While it remains isolated in a hospital room under police surveillance, will share the corridor with his worst enemies: the Alexander Zalaixenko in Zala.

In Mikael Blomkvist, meanwhile, is about to publish one of his fearsome newspaper articles, which shake the Swedish society and questioned the credibility of the system security and justice in the country. And who will be in Mikael reveal the perverse connection that kept these estates with the heroine who, despite their wounds, get to use your hacking skills to get out of a trap of unimaginable dimensions. 

Millennium Üçlemesi için genel yorum.



Arı Kovanına Çomak Sokan Kız

Raiting 4/5

Bu kitap için nereden başlasam bilemiyorum. Aslında kitabın büyük kısmında 3 yıldızdan fazla puan vermeyi düşünmezdim. Sonra ne oldu da 4 yıldızla bitirdim onu da bilemiyorum.

İkinci kitabın sonu, bu kitabın Lisbeth'e odaklanacağı gibi bir izlenim bırakmıştı bende. Ama bu kitap tam tersi yan karakterlere daha çok odaklanmış. Sapo'nun geçmişi, Servis'in kurulması ve gizliliğinin sağlanması derken İsveç'te bu hayali derin devlet nasıl işlemiş, önüne çıkanları, en ufak tehdit olarak gördüklerini nasıl ortadan kaldırmış gördük. Politik oyunlardan hoşlanmayan bir okuyucu olarak bu kitap benim için çok ama çok yavaştı. Kitabın son çeyreğine gelene kadar Lisbeth'in Lisbeth'lik yaptığı yerler dışında kitabın içine girmekte zorlandım. Ama mahkeme başladığı andan itibaren yine elimde bırakamadım.

Bu kitapta öncekilere oranla çok daha fazla kusur bulabilirim. Lisbeth'in sağlık durumu önce benim için fazlasıyla gerçek dışıydı.
Kafasından vurulup hiçbir yan etkiyle karşılaşmadan iyileşmesi saçma gelmişti. Ama sonra aklıma kafasından vurulup 4 günde kendine gelen İbrahim Tatlıses geldi ve
Lisbeth'in durumunun o kadar da gerçek dışı olmadığına karar verdim (Aynştayn mode: on)

Mikael'in sevişgenliğinden sıkıldım, Erika üzerinden yaratılan yüzeysel drama hiç ilgimi çekmedi, iki ana karakterin birleşmesi gibi bir beklentim hiç olmadı ama yine de sonu tatmin edici değildi. Sapo'nun Aptallar Masası'nın amacını bu kadar geç anlaması çok amatörceydi. Yıllarını bu işe vermiş insanların daha şüpheci yaklaşmasını beklerdim. Entrikaların dozu da kaçtı bu kitapta. Mahkemenin bitişi ve sorumluların tutuklanması da aceleye gelmiş hissi uyandırdı.

Ama neden bu kitaba 3 değil de 4 yıldız verdim bilmiyorum. Elim gitmedi 3 yıldıza. "Önceki kitapların hatrına" şeklinde bir bahane de uydurabilirim tabii... Hatta uydurdum bile...


No comments:

Post a Comment

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...